Blog

Fizikçiler Neden Önemli? Kritik 5 alan

Fizikçiler Neden Önemli? 

Fizikçiler Neden Önemli? 

Çoğunlukla Girişimcilik konularında yazıyorum. Ancak bu defa asıl mesleğim ile ilgili birkaç şey söylemek istiyorum.

Yakın dönemde yaşanan uluslararası gelişmelerde, bilim insanlarının ve özellikle de fizikçilerin ne kadar stratejik bir öneme sahip olduğu yeniden gündeme geldi. Bu durum bize şunu tekrar hatırlattı, Fizik sadece bir akademik alan değil, aynı zamanda geleceğe yön veren, teknolojiyi şekillendiren bir güçtür. Peki biz bu konuda ne durumdayız? Neler yapıyoruz?

İran-İsrail Savaşında ilk hedef alınanlar Askerler ve Fizikçiler oldu. Çünkü, ülke savunmasında ve stratejisinin mimarları bu meslekleri yapıyorlar.

Peki, Bizim ülkemizde Fizik ne durumda? Fizik Bölümü Mezunları, Fizik Mühendisleri ne yapıyorlar?  Konusunda gerçekten uzman kişiler ne durumda? Yurt dışına mı gidiyorlar, Yoksa Ülkemizde harika bir laboratuvarda mı çalışıyorlar?

Görmediğimiz Ama Üzerinde Yaşadığımız Gerçeklik

Nedir Fizik?

Bir Fizik Mühendisi olarak fizik şudur deyip kestiremiyorum tabi ki, ama yine de tanımlayalım. Fizik, evrenin nasıl işlediğini anlamaya çalışan temel bir bilim dalıdır. Ancak bu tanım kulağa ne kadar soyut gelse de, fizik aslında günlük hayatımızın tam merkezindedir.

Her sabah gözümüzü açtığımız andan itibaren çevremizi saran teknolojilerin çoğu, fiziksel ilkelerin hayata geçirilmesiyle var olur. Kullandığımız cep telefonlarında sesimizin karşı tarafa ulaşmasını sağlayan elektromanyetik dalgalar, navigasyon cihazlarında konumumuzu belirleyen uydu sistemleri, evimizde yanan lambalar, hızlı trenlerin raylar üzerinde titreşimsiz ve dengeli hareket etmesi, güneş panellerinin ışığı elektriğe dönüştürmesi, elektrikli araçların batarya yönetimi ve enerji geri kazanımı…

Hepsi fizik yasalarının doğrudan uygulamalarıdır. Tıbbi görüntüleme teknolojileri –örneğin röntgen ve MR cihazları– vücudumuzun içini bize görünür kılarken, arka planda çalışan fiziksel süreçler sayesinde sağlık sistemlerine yön verir. Bu teknolojiler sadece var olmakla kalmaz; doğru, güvenli, verimli ve sürdürülebilir şekilde çalışabilmeleri için fizikçilerin bilgi birikimi ve çözümleme gücüyle şekillendirilir.

Bir fizikçi, görünmeyeni hesaplayan kişidir; parçacıkların davranışından sistemlerin enerjisine kadar pek çok düzeyde doğayı modelleyerek insan yaşamını kolaylaştıran çözümler üretir. Bu nedenle fizikçiler yalnızca bilimsel değil, aynı zamanda toplumsal, teknolojik ve ekonomik gelişimin temel taşıdır. Onların yaptığı her çalışma, hayatın bir yerinde görünmeden işlerliği sağlayan sessiz bir katkı niteliğindedir.

 “Peki, bu kadar merkezi bir role sahip fizikçiler, ülkemizde neler yapıyorlar?

Fizikçilerin 5 Etkili iş alanı – Sessiz Ama Etkili Roller

Fizikçilerin çalışmaları çoğu zaman kamuoyunun önünde görünmez; ne bir basın açıklamasında yer alırlar, ne de sosyal medyada viral olurlar. Ancak etkileri, hayatın her alanına nüfuz eden bir altyapı gibidir: gözle görülmez ama hissedilmeden yaşanmaz. Fizikçilerin uzmanlık alanları o kadar geniştir ki, onların katkısı olmadan yüksek teknoloji üretmek neredeyse imkânsız hale gelir.

🔋 Enerji Alanında:
Fizikçiler, özellikle yenilenebilir enerji sistemlerinin geliştirilmesinde kritik rol oynar. Güneş panellerinin maksimum verimle çalışması, rüzgar türbinlerinin aerodinamik yapılarının optimize edilmesi, nükleer santrallerde güvenli enerji üretimi, hidrojen ve plazma temelli alternatif enerji araştırmaları gibi birçok konuda fiziksel analiz ve modelleme çalışmaları yaparlar. Örneğin, bir güneş hücresinin ışık absorpsiyon kapasitesini artırmak için malzeme fiziği bilgisi, enerji kayıplarını azaltmak için elektromanyetik hesaplamalar gerekir.

🩺 Sağlık ve Biyofizik Uygulamaları:
Tıp teknolojisinin belkemiğinde de fizik bilgisi vardır. Röntgen, ultrason, bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MR), pozitron emisyon tomografisi (PET) gibi cihazlar fizik yasalarıyla çalışır. Fizikçiler bu cihazların geliştirilmesi, kalibrasyonu ve güvenli kullanımı süreçlerinde görev alır. Aynı zamanda radyasyon fiziği alanında çalışan fizik mühendisleri, kanser tedavisinde kullanılan radyoterapi cihazlarının planlamasını ve doz hesaplamalarını yapar. Bu sayede tedavi süreci hem daha etkili hem de daha güvenli hale gelir.

🚀 Havacılık ve Uzay Teknolojileri:
Uzayda hareket eden bir uydunun yörüngesi nasıl hesaplanır? Bir roketin atmosferden çıkarken karşılaştığı kuvvetler nasıl modellenir? İşte bu soruların cevabı fizikçilerin uzmanlık alanıdır. Uydu sistemleri, uzay görevlerinin rotası, itki sistemlerinin tasarımı, atmosferik sürtünme etkileri, mikrogravitasyon ortamındaki madde davranışları gibi konularda fizik mühendisleri görev alır. Ayrıca aerodinamik tasarım, uçak kanatlarının şekillendirilmesi, ses üstü hızlarda uçan araçların ısı transfer analizleri gibi alanlarda da görev yaparlar. Kaldı ki, savaşlarda ne kadar önemli olduğunu biliyoruz.

🛡️ Savunma ve İletişim Teknolojileri:
Fizik, savunma teknolojilerinin temel yapıtaşlarından biridir. Radar sistemlerinin çalışma prensibi, elektromanyetik dalgaların gönderilip nesnelerden geri yansımasıyla ilgilidir ve tamamen fiziksel analizlerle optimize edilir. Füze sistemlerinin hedefe ulaşması için yapılan yörünge hesaplamaları, lazer ve yönlendirilmiş enerji sistemlerinin geliştirilmesi, elektromanyetik parazitlerin analiz edilmesi gibi birçok savunma uygulamasında fizik mühendisliği kilit rol oynar. Aynı zamanda fiber optik iletişim, kablosuz ağlar, 5G/6G teknolojileri gibi haberleşme sistemleri de fiziksel dalga teorileri üzerine kuruludur.

🏗️ Malzeme ve Nanoteknoloji Uygulamaları:
Fizikçiler aynı zamanda yeni nesil malzemelerin keşfi ve geliştirilmesinde de önemli görevler üstlenir. Kuantum noktalar, grafen, süperiletkenler, fotonik kristaller gibi ileri teknoloji ürünlerinin geliştirilmesinde malzeme fiziği bilgisi temel önemdedir. Savunma sanayinden elektronik devrelere, biyosensörlerden yapay organlara kadar birçok alanda bu malzemeler kullanılır. Açıkçası bende lisans döneminde Radyasyon ve yarı iletkenler konularında oldukça heyecan duyardım. Bu konularda neler yapılabilir konusunda heyecanlanırdım.

Türkiye’de Fizik Eğitimi ve Toplumsal Algı

Türkiye’de fizik bölümleri uzun yıllar boyunca bilimsel üretimin ve akademik birikimin temel taşları arasında yer aldı. Ancak son yıllarda bu bölümlere olan ilgi ciddi oranda azalmış durumda. 2023 ve 2024 Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonuçlarına göre, birçok üniversitedeki fizik bölümlerinde kontenjanlar ya dolmadı ya da hiç tercih edilmedi. Bu durum, fizik eğitiminin toplumsal algısında yaşanan gerilemeyi net biçimde ortaya koyuyor. Oysa fizik eğitimi sadece bir bölüm tercihi değil; aynı zamanda analitik düşünme, problem çözme ve teknoloji üretme gibi çağın en önemli becerilerini kazandıran bir yolculuktur.

TÜİK ve İŞKUR verileri incelendiğinde fizik mezunlarının işsizlik oranının yaklaşık %11–12 seviyelerinde olduğu görülüyor. Bu oran, bazı mühendislik bölümlerine yakın olsa da; sağlık, öğretmenlik ve güvenlik gibi sektörlere kıyasla daha yüksek. Mezunlar çoğunlukla akademiye yöneliyor ya da fizik öğretmeni olmayı hedefliyor; ancak bu alanlar da artık kısıtlı sayıda pozisyon sunabiliyor. Türkiye’nin stratejik sektörleri olan savunma sanayi, enerji, uzay ve sağlık teknolojilerinde fizikçilerin oynayabileceği roller oldukça geniş olmasına rağmen, bu potansiyel pratikte yeterince değerlendirilmiyor.

Öte yandan, üniversite forumlarında ve öğrenci paylaşım platformlarında yapılan yorumlar, fizik bölümlerine yönelik kararsızlığı da gözler önüne seriyor. Pek çok genç, fizik okumak istiyor ama mezuniyet sonrası işsizlik ya da alan dışı çalışmak zorunda kalmaktan çekiniyor. Tabi ki, mezun fizik Mühendisleri ya da fizikçiler güzel yerde çalışanlar da var elbette ama bu çoğunluğun içinde çok az kalıyor.

Fizik Mühendisleri: Geleceğin Mimarı Olabilir

Fizik mühendisleri, sadece bilimsel teoriyle değil, aynı zamanda bu teoriyi hayata geçirerek insanlığın yaşam kalitesini artıran, yenilikçi çözümler üreten mühendislerdir. Onlar; doğanın temel yasalarını anlayan, ölçen, modelleyen ve bu bilgiyi teknolojik ürünlere dönüştüren kişilerdir. Dolayısıyla bir fizik mühendisliği/Fizik Bölümü mezunu; sadece bir laboratuvar çalışanı değil, aynı zamanda geleceğin teknolojilerini şekillendirecek çok yönlü bir uzmandır.

Bir fizik mühendisi, AR-GE merkezlerinde malzeme geliştirme, enerji sistemleri, kuantum cihazlar, nanoteknoloji ve yapay zekâ destekli sensör sistemleri gibi alanlarda çalışabilir. Enerji sektöründe, güneş panellerinin verimliliğini artırmaktan nükleer santrallerde güvenlik sistemleri kurmaya kadar geniş bir görev yelpazesi vardır. Savunma sanayisinde, radar sistemlerinden yönlendirilmiş enerji silahlarına, elektromanyetik koruma çözümlerinden füze teknolojilerine kadar birçok sistemin temel tasarımı ve simülasyonu fizik prensiplerine dayanır. Fizik mühendisleri burada stratejik roller üstlenirler.

Ayrıca, akademi ve eğitim alanında, fizik mühendisleri hem yeni nesillere ilham veren öğretmenler ve araştırmacılar olur hem de ülkenin bilimsel kapasitesini artıracak projelere öncülük ederler. Bilimsel keşiflerin, teknolojik dönüşümlerin ve sanayi inovasyonlarının arkasında çoğu zaman onların geliştirdiği fikirler ve sistemler yatar. Özellikle TÜBİTAK, TEYDEB, Avrupa Birliği projeleri ve özel sektör AR-GE birimlerinde fizik mühendislerinin imzası sıkça karşımıza çıkar.

Ancak bu potansiyelin hayata geçebilmesi için doğru yönlendirme, güçlü bir kariyer planlaması ve sektörle bütünleşmiş eğitim modelleri büyük önem taşır. Üniversitelerde teorik bilgi kadar uygulamalı projelerin desteklenmesi, sanayi ile köprü kuran staj ve araştırma programlarının oluşturulması ve kamu kurumlarının fizik mühendisliği yetkinliğine sahip bireyleri aktif şekilde değerlendirmesi gereklidir.

Fizik mühendisliği mezunları yalnızca kendi kariyerlerini değil, bir ülkenin bilimsel özgüvenini ve teknolojik bağımsızlığını da şekillendirir. Bu yönüyle fizik mühendisleri, sessiz ama güçlü bir şekilde geleceğin mimarlarıdır.

Bizim Bilim İnsanlarımız Nerede?

Bugün yaşanan olaylar, bilim insanlarının ne kadar stratejik ve önemli olduğunu yeniden hatırlatıyor. Ama bu farkındalığı savaşlara bırakmadan, barış zamanında da beslemeliyiz. Bugün yine sabah haberlerinde, İran da bir apartmanın çok yüksek katlı bir dairesinde bir bilim adamının drone ile kendisi ve ailesinin öldüğünü izledim. Ama bu hep böyle oldu. 1. Dünya savaşında da Savaşı yine ABD Fizikçiler ile kazanmıştı.

Bu değerli insanların çalışmaları yanlış ellere geçtiğinde insanlığın sonu olabilecek derecede güçlü ve önemli oluyor. Ne olursa olsun, Ülkemizin savunmasında ve gelişiminde dünyanın yaptığı gibi yetiştirdiğimiz fizikçileri bir araya getirebilecek çalışmaların acilen yapılması gerekiyor.

Fizikçilerin çalışmalarını desteklemek, onlara alan açmak, üniversitelerde, liselerde bu bilimin heyecanını genç nesillere aktarmak, sadece fizikçilerin değil, hepimizin sorumluluğudur.

Çünkü bilime yatırım, aslında insana yatırım demektir.
Ve geleceğin dünyasında güçlü olanlar, bilimi merkeze alanlar olacaktır.

Her zaman barış için insanlığın konforu için hayallerin ötesine geçen Fizikçilerin ülkemizde daha çok değer görmesi umuduyla…

Onur Akar

Fizik Mühendisi & Makine Mühendisi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir